BULGARİSTAN DELİLERİ



Pazartesi, 08 Haziran 2009

BULGARİSTAN  DELİLERİVedat KUŞAKLI"Ayakta Kalan Türk Uygarlığı''başlıklı bir önceki yazımdan devam ediyoruz. Bu makaleye niçin ‘'Bulgaristan Delileri'' başlığını attım, bu yazının sonunda açıklayacağım.
Bulgaristan Türk basınının en büyük gelişmeyi gösterdiği dönemin 1908-1944 seneleri arasındaki "çarlık''dönemi olduğunu geçen seferki yazımızda yazmıştık. Çarlık dönemindeki bu olumlu gelişmelerin sebebi, Bulgaristan'ın iç siyasetindeki değişimler ve Türkiye'de, Anadolu'da 2.meşrutiyet ve Cumhuriyet döneminin etkileridir. Özellikle Atatürk devrimleri Bulgaristan Türk basınına çok olumlu hava vermiştir. Bu dönemde Türkçe olarak toplam 89 gazete ve dergi yayınlanmıştır. Balkan Savaşları ve Birinci Dünya Savaşı yılları arasında 1913-1915 de, Filibe'de; 1915-25 yılları arasında ise Sofya'da faaliyet gösteren Tunca gazetesi (1915-20 yılları arasında ‘'Türk Sedası''adı ile) etkili olmuştur.1919 da Filibe'de yayımlanan ‘'Tütüncü Amele Gazetesi''; 1920-22 senelerinde Filibe'de yayımlanan ‘'Türk Sözü Gazetesi''; 1920 de Kırcaali'de yayımlanan ‘'Arda Gazetesi''; Çiftçi Partisinin Türkçe organı olarak 1919-23 yılları arasında Sofya'da çıkan ve Türk azınlığın haklarını savunan ‘'Çiftçi Bilgisi''; Komünist partisinin Türkçe yayın organı olarak 1920-23 senelerinde Sofya'da haftada bir çıkan ‘'Ziya Gazetesi''; 1920-21 de Sofya'da yayınlanan ‘'Ahali Gazetesi''; 1922-29 da Razgrad'da yayımlanan ‘'Deliorman Gazetesi''; Türk gençlerinin eğitim, kültür, spor etkinlikleri ile ilgilenen ve 1921-22 de yayımlanan ‘'Terbiye Ocağı Dergisi''; 1923-25 de çıkartılan ‘'Türk Muallimleri Mecmuası''; 1925-35 de Sofya'da çıkartılan''Dostluk Gazetesi''; 1926 da Rusçuk'ta yayımlanan ‘'Spor Gazetesi''; 1925-26 da Sofya'da çıkan ‘'Mücadele Gazetesi''; 1926-27 de Plevne'de çıkartılan ‘'Tuna Boyu Gazetesi''; 1925-29 da Şumnu'da yayımlanan ‘'Yeni Söz Gazetesi''; Bulgaristan Türk Gençliği Turan Cemiyetleri Birliği'nin yayın organı olarak 1928-34 senelerinde önce Vidin'de, sonra Varna ve Kırcaali'de yayımlanan ‘'Turan''; Bulgaristan Türkleri'nin toplumsal, milli örgütler kurmasına katkıda bulunan 1927-29 senelerinde Kırcaali'de yayınlanan ‘'Yeni Başlangıç''; 1929 da Kızanlık'ta çıkan''Başlangıç''; 1928-29 da Şumnu'da çıkartılan ‘'Savaş'';aynı senelerde Yanbolu'da çıkan''Yenilik''; 1929 da Lom'da çıkartılan ‘'İkbal''; 1929-34 de Sofya'da yayımlanan ‘'Halk Sesi''; 1928-33 senelerinde Sofya'da yayımlanan ‘'Rehber''; 1931-34 yılları arasında Filibe'de çıkartılan ‘'İstikbal''; 1932-34 senelerinde Razgrad'ta yayımlanan ‘'Karadeniz'' ve 1932 de Eğridere'de yayımlanan''İleri''gazeteleri dönemlerine damgalarını vurmuştur.
Bu dergi ve gazeteler; birlik ve beraberliği pekiştirici, milli duyguları kuvvetlendirici; çağdaş, ilerici ve Atatürk ilke ve devrimlerine bağlı bir çizgi izlemişlerdir. Türkiye'den sınır dışı edilerek Bulgaristan'a gelmiş, Türkiye'deki gelişmelere karşı çıkan hilafet ve saltanat yandaşlarının çıkardığı İntibah, Rumeli, Yarın, Açık Söz ve Medeniyet gibi gazeteler de bu dönemde faaliyet göstermişlerdir. 1930 senesinin ortalarından itibaren, yeni Türk alfabesi ile basılmış, Atatürk ilkeleri ve Cumhuriyet yanlısı, aydın ve ilerici tüm gazeteler kapatılırken, eski yazıyla basılan ve Atatürk ilkeleri, Cumhuriyet rejimi aleyhinde propaganda yapan gazeteler Bulgaristan Devleti'nin desteği ile 1944 ağustosuna kadar varlıklarını sürdürmüşlerdir.
Türkiye'de 1934-40 yıllarında iktidarda bulunan partinin gazetesinde çalışmakta olan Yaşar Nabi Nayır,1936 da Bulgaristan'ı ziyaret etmiş ve şu gözlemlerini aktarmıştır:''Bulgaristan'daki kısa seyahatim esnasında gördüklerimle, oradaki Türklerden ve aramızda bulunan Bulgaristan göçmenlerinden dinlediklerim bana şu kanaati verdi ki; komşu memlekette, ekseriya millettaşlarımız aleyhine çok acı ve acıklı şiddet sahneleri halinde tezahür etmeye kadar varan ve devamlı bir propaganda beslendiği için hızı azalmayan fiili bir Türk husumetinin mevcut olduğuna dair ara sıra matbuatımıza akseden haber ve yazılar, Bulgar gazetelerinin bütün inkar ve protestolarına rağmen kasten uydurulmuş bir yalan ve iftira değildir. Esasen komşulardan isteyecek hiçbir şeyi olmayan ve bütün dünya ile dost geçinmeyi dış siyasetinin prensibi yapmış olan bir milletin,bu neviden yalanlarla herhangi bir memlekete karşı tahrik edici faaliyette bulunmakta hiçbir fayda ve menfaati bulunmadığı da aşikardır.''Yaşar Nabi,Bulgaristan Türkleri'ne arka çıkan Türk gazetecilerini savunarak şöyle demiştir: ''Bulgaristan Türkleri'nin tek teselli ve ümit kaynaklarını, yine matbuatımızda kendileriyle alakadar olan yazıların teşkil ettiğini unutamayız ve onları, ana yurt kardeşleri tarafından büsbütün unutuldukları vehmi içinde büsbütün karanlık bir ümitsizliğe düşürmeye hakkımız yoktur.''
9 eylül 1944 de Bulgar sosyalist rejiminin iktidar olmasıyla Türkçe gazete ve dergiler yayın hayatına tekrar başlamışlardır. Bu dönemde ilk olarak Sofya'da 1945 de Türk azınlığını sosyalist rejime kazandırmaya çalışan ‘'Vatan Gazetesi''çıkarılmış ve aynı yıl yayından kaldırılmıştır.1945-47 de Sofya'da çıkan ‘'Işık Gazetesi'' ise 1947-84 seneleri arasında ‘'Yeni Işık-Nova Svetlina''adıyla faaliyetini sürdürmüştür. Dimitrof Komünist Gençler Birliği Merkez Komitesinin organı olarak yeni rejimi yediden yetmişe tüm Türk azınlığa benimsetmeyi hedefleyen Eylülcü Çocuk, Halk Gençliği, yeni Hayat gibi gazete ve dergiler de sırasıyla ; 1946-60, 1948-69, 1954-85 seneleri arasında yayımlanmıştır. 1947 de Komünist Partisinin Bulgaristan Türkleri arasında sosyalizm propagandası yapmak maksadıyla ‘'Propagandacının Not Defteri''isimli bir Türkçe dergi yayımlanmış, 1948-50 de çıkartılan ‘'Propagandacının Kılavuzu''ise 1951-69 da ‘'Ajitatorun Kılavuzu''adıyla yine Türkçe ile yayınını sürdürmüştür.
Bunlardan başka, Bulgarca çıkartılan bazı gazete ve dergiler Türkçe Sayfası veya Türkçe ilaveler çıkartmışlardır. Naroden Trudovak gazetesi Türkçe yayın sayfasını uzun süre basmıştır. 1970 den itibaren, Türkçe dergi ve gazetelerin, sayfa yada ilavelerin yayımlarına son verilmiştir. Yeni Hayat dergisi ile Yeni Işık gazetesi Türkçe sayfaları azaltılmak ve gittikçe Bulgarlaştırılmak suretiyle 1984 senesine kadar faaliyetine devam etmiştir. Bu yıldan sonra, Türkçe isimleri, Bulgar-Slav isimleri ile değiştirme kampanyası ile, isimleri geçen dergi, gazete isimleri de ,öz isimlerini kaybetmişlerdir. 1984 de Türkçe yayın yasağı ile, büyük bir darbe alan 120 senelik Bulgaristan Türk basını, son gelişmelerle yeniden canlanmaktadır. Bugün Bulgaristan'da Türk gazeteleri çıkartılmakta ve Sofya Radyosunda günde kısıtlı vakitte de olsa Türkçe yayın yapılmaktadır.
Hep ifade etmeye çalışıyorum. İfade etmek konusunda huzurunuzda başarılı olduğumu da yorumlarınızdan anlıyorum. Tekrar ve pare pare sıralayayım:
1-Türkiye ‘'Ana Vatan''diğer Türk mekanları ‘'Yaban Vatan''veya ‘'Emanet Vatan''değildir. Nerede Türk yaşıyorsa, oraları istesek de, istemesek de Türk vatanıdır. Oradaki Türkleri idare eden devletin, hükümetin Bulgar, Yunan, Sırp olması bu hakikati hiç değiştirmez.
2-Yine de idare eden devletin, hükümetin Türkler dışında (Bulgar,Yunan )olması halinde dahi; burada vatanlarına sımsıkı yapışmış Türklerin yaşadıkları zorluklar,acılar,meşakkatler vardır.En basiti;Türkçe okumak,yazmak,konuşmak yasak olmuştur bir çok dönem.Camilere gitmek,ezan okumak,kurban kesmek problem olmuştur.Türk gençlerine ve çocuklarına milli şuur, milli eğitim, milli coşku vermenin imkansız olduğu dönemler geçirilmiştir.
3-Buna rağmen Balkanlar'daki, Rumeli'deki, Makedonya'daki, Kafkaslar'daki, Türkistan'daki Türkler ısrarla, inatla, azimle, kararlılıkla milli şuurlarına sahip çıkmışlardır.
4-Bu meşakkatli basın savaşçıları, şimdi Türkiye'de yazan köşe yazarları ve genel yayın yönetmenleri gibi ayda 25 bin dolar maaş almamışlardı, yazmalarına son verildiği zaman kendilerine 1.500 bin dolar tazminat da ödenmedi. Oralardaki Türk derneklerinin yöneticilerine, kaptanlarına ayda 265 milyon lira maaş da bağlanmadı. Onlar bu işi be ş parasız yaptılar, benim şimdi bir çok Türkiye dışında yaşayan Türklerin bir çok Türk gazetesinde ve Azerbaycan'da, Kıbrıs'ta para gibi iğrenç (en azından böyle konularda iğrenç) bir nesneyi söz konusu etmeden, ettirmeden yazmaya çalıştığım gibi... Kırcaali haber gazetesinin yayın hayatını deli bir cesaretle sürdürdüğü gibi... Rumeli, Trakya, Makedonya, Türkistan gibi mekanlarda, yurtlarda böyle yayınların sürdürüldüğü gibi...
İşte bu konularda en deli yürekle, en çılgın cesaretle daima Bulgaristan Türkleri en onurlu, gururlu örneği teşkil etmişlerdir. Silah çekmek gerçekten cesaret ister ama kalem çekmek, sayfalara mürekkep çekmek ve onları diyar diyar Türk illerine, köylerine dağıtmak daha da büyük bir çılgınlık, cesaret, delilik ister. Bulgaristan Türkleri'nin bu delilikleri karşısında saygı ile eğiliyorum ve büyük babası Razgrad Türk'ü olan bir Türk torun olarak bu deliliklerden kıvanç, onur, gurur, mutluluk duyuyorum. Ben de,''bana bu yazma hevesi, tabiatı nereden geldi acaba?'' diye düşünürdüm zaman. Nereden geldiği besbelli. Oranın havası, mayası ruhuma işlemiş dersem hiç de abartmış olmam.
5-Türkiye gazetelerinde tatsız bir haber okudum. Bulgaristan'da yapılan seçimlerden sonra, Bulgar milliyetçiliği aşırı ırkçı tırmanışlara geçme sinyalleri veriyormuş. Önce bu habere canım sıkıldı, sonra bu haberi hiç iplemedim. Çünkü benim büyükbabamın topraklarını koruyan, büyükbabamın yakınları, oralarda yıllardır, 93 bozgunundan sonra neler neler gördüler, nasıl ve kimlere direndiler, kimler geldi kimler geçti... Oralardaki Türk uygarlığı sapasağlam, dimdik ayaktadır. Oralardaki Türklük şuuru kızanlarımızın, kızçelerimizin ruhlarına kazınmıştır..Kimsenin silmeye gücü yetmez gayrı. Bulgar Milliyetçiliği tırmanışa geçerse, Türk milliyetçiliği de uçuşa geçer. Bu iş bu kadar basittir. 93 bozgunu üzerinden çok seneler geçti. Eski camlar bardak oldu. Köprülerin altından çok sular aktı. Tuna nehri gürül gürül akıyor.Plevne'de Gazi Osman Paşa'nın ve silah arkadaşlarının ruhları seyran ediyor. Hiç önemli değil. Kim nereye tırmanışa geçerse geçsin. Razgrad, Kırcaali, Deliorman, Şumnu, Filibe, Vidin, Varna, Plevne delilerine hiçbir şey olmaz. Bulgaristan'ın çılgın Türkleri tertemiz kalpleriyle, asil ruhlarıyla, cesur yürekleriyle Türk tarihindeki yerlerini daima koruyacaklardır.
Bundan sonra daha derin konulara dalacağız. Beni takip etmenizi ve yorumlarınızla bana heyecan katmanızı temenni ederim; sevgi,saygı ve selam sunarım.

YAZARIN DİĞER YAZILARI