YIL SONU BİLANÇOSU



Pazar, 19 Aralık 2010

YIL SONU BİLANÇOSUHaşim SEMERCİEski bir Çin hikmeti diyor ki, geçmişle geleceğin arasında tek fark şimdiki zamandır. Asıl önemli olan işte o şimdiki zaman. Buda'nın da sözleri var "Geçmişte yaşama, geleceği hayal etme, şu ana konsantre ol" diye.
Lafı fazla gevelemeyelim de konuya geçelim. 2010 yılında olup bitenlere bir göz atalım. Bakalım diğer ülkelerle kıyas nerelerdeyiz, nelere ulaştık, nelerden mahrum kaldık; geçen yıllara bakarak ne kadar ilerledik. Daha iyi, bölgemizi, insanımızı ilgilendiren konulara girelim.
Bölgemiz dendiğinde ilk akıla gelen, işsizlik problemi oluyor. Ve işsizliğin mecbur ettiği tütüncülük. Bölgemizin dağlık taşlık olmasından dolayı alternatifi olmayan tütüncülükte sorunlar bitmek bilmiyor. Tütün fiyatları hep aynı, hükümet prim için para yok, diye bağırıyor. Tarım Bakanı bu konuda bir şeyler yapıldığını söylüyor. Hayvancılıkta hafif bir ümit doğdu. Türkiye ile canlı hayvan ihracatı anlaşması yapılırsa, hayvancılar oraya güvenebilir. Sonuç; tarım belirsizlik içinde.
İşsizlik dedik ya. Ne demekmiş işsizlik? Ben varım! Diyen bir sektör var. Ama ne var ki, inançları, güvenleri kaybetmiş olan bir sektör - konfeksiyon. Zaten bunun sözünü etmeden geçmek günahtır. Yeni hükümet, ne kadar da sert görünse, bu sektöre devlet vardığını gösteremedi. Burada işverenler resmen "köpeksiz köy buldular, değneksiz geziyor". Normal maaş ödenmiyor, sigortalar gerektiği gibi yatırılmıyor, sonunda staj işlemleri doğru dürüst yapılmıyor. Olanlara bakın! Öyle iş yerleri var. Dış kapılar kilitli. Yoklamaya gelenler bile içeriye giremiyor. Sonunda ceza yok. Yabancılar ise, borçları çoğaldığında kapılara anahtarı vurup kaçıyor ülkesine. Arayıp soran yok. Tabi, kaçanın anası ağlamazmış. Konfeksiyon sektöründe işler bulamaç.
Eğitim, bilim, kültür, sanat bölgelerinde işler malum. Öyle zaman geldi ki, okumak zaman kaybıdır, diye düşünüyor çocuklarımız, gençlerimiz. İstatistiklere göre, okuma, anlama, anlatmada ülkemizin öğrencileri çok gerilerde - adlarını pek duymadığımız ülkeler seviyesinde. Çocukların yok da, ana-babaların da ilgisi yok eğitime. Okullarda aldı yürüdü şiddet denilen bir dehşet. Çözümü yok. Doğrusu, çözüm arayan da yok.
Kültür alanında problemler para yetersizliğinden kaynaklanıyor. Son yıllarda sahnede başkaları oynuyor - gangsterler, üçkâğıtçılar, dolandırıcılar. O da yüksek seviyelerde. Haberlerde başka ne var ki?
Bilim alanında ne oluyor? Bulgar Bilimler Akademisi ha kapandı, ha kapanacak. Oraya da ayrılacak para yok. Ne oluyor? Demek, kültür, sanat, bilim zamanı değil.
Din'de anlaşmazlıklar devam ediyor. Bulgaristan Müslümanlarını kim yönettiği belli değil. Din alanında anlaşmazlık oluyorsa, başka yerlere ne kalmış?
Erkeklerin bari güvendiği yer vardı - inşaat sektörü. Orada da işler durdu denilecek kadar azaldı. Nice ailelerin gelir kaynağı kurudu.
Yılbaşında "Lüks" vergisi düşünüldü. Yılsonuna doğru "Koliba" vergisi düşünüldü. Zenginlerden alınacak olan "Lüks" vergisinden vazgeçildi, ama fakirlerin para etmez evleri için alınacak "Koliba" vergisinden vazgeçilmedi.
Maaşlar olsun, emekli maaşları olsun hemen hemen hepsi donduruldu. Ne zaman buzları eriyip de artmaya başlayacaklar, belli değil.
Çıkış yolu olarak kala kala bir yol kalıyor, bitmek tükenmek bilmeyen Avrupa yolları. Ekmeği; evden, çoluk çocuktan, ana babadan uzaklarda, gurbet ellerde çıkarmak kalıyor. Çocukların eğitimi sokaklara kalıyor. Bölge insanımızın elinde umutlar kalıyor.
Deveye boynun eğri demişler, nerem doğru ki, demiş.
Bütün zorluklara rağmen, bölgemizin insanı iyimserdir, hoşgörülüdür, yardımseverdir. Ufak bir çağrım olacak. Tedaviye ihtiyacı olan çocuklara yardım edelim. Cep'ten 1117'ye kısa bir mesaj yeterli.
Yıl sonu bilançosu kara gözlüklerle yazılmış gibi oldu, ama gerçekler bunlar. İnşallah, yarınlar daha iyi olur.
Nice yıllara!

YAZARIN DİĞER YAZILARI