Batı Trakya Türkleri Yunanistan'a bırakıldıkları 1923 Lozan Antlaşması'ndan bu yana çeşitli baskı ve sindirme hareketlerine maruz kaldılar. Türkiye ve Yunanistan'ın arasındaki sorunlar arttıkça, bunun zararını gören ve çilesini çeken yine Batı Trakya Türkleri oldular. Ama bütün bunların karşısında bu toprakların ilk sahipleri olarak, yaşadıkları ülkeye ihanet etmediler, kendi öz vatanlarını terketmediler. Askere gittiler, savaştılar, öldüler, gazi oldular... Vatandaşlık görevlerini sonuna kadar yerine getirdiler. Onların suçu sadece ve sadece çoğunluğun içinde kendi kimlikleriyle yaşamak ve kültürel değerlerine sahip çıkmak isteyen bir avuç insan olmalarıydı.
Zaman geldi çatılarından bir kiremiti oynatamadılar. Bir traktör ve araba ehliyeti için 15-20 sene bekleyenler oldu. Okullarındaki eğitim felç oldu ve adeta "öğretmeme" anlayışı hakim oldu. Azınlık insanı kendi öğretmenini seçemez hale getirildi. Ata yadigârı vakıf mallarının akibeti belirsiz hale geldi. Tüm ülkede Cunta kalıntıları temizlenirken, vakıflar idaresinde herhangi bir işlem yapılmadı. Vicdani ve dini özgürlük alanında da değişen ve gelişen bir durum olmadı. Halk kendi müftüsünü seçmiş olmasına rağmen, devlet bütün anlaşmalara rağmen, kendi istediği kişiyi müftü olarak atadı ve atamaya da devam ediyor. Azınlığın kendi talep ettiği etnik kimlikle örgütlenmesi yasaklandı ve hala da yasaklanmaya devam ediliyor.
Aradan zaman geçti. Yunanistan AB'ne girdi. Ülkede AB'nin de baskısıyla demokratikleşme ve özgürlükler çok genişledi. Ülkemiz bu özgürlüklerin bazılarını ister istemez Azınlık insanına uygulamak zorunda kaldı. Türk Azınlığı'nın vatandaşlık hakları büyük çoğunlukla iade edildi. AİHM seçilmiş müftüler ve örgütlenme alanlarında bir çok sefer ülkemizi mahkum etti ve tazminata karar kıldı.
Ancak bütün bunlara rağmen Türk Azınlığı'nın Lozan ve diğer anlaşma ve protokollerden kaynaklanan haklarında bir ilerleme sağlanamadı.
Azınlığın bir zamanlar gözbebeği Türkiye öğretmen okulu mezunları artık sona erdi. Şimdilerde Azınlık insanı kendi okulunda Türkiye mezunu bir öğretmen çalıştırmak istediğinde S.Ö.P.A.- Selânik Özel Pedagoji mezunları bir set gibi önlerine koyuluyor. Bu tamamen demokratik kurallara ve insan haklarına aykırı bir durumdur.
Atalarımızın bıraktığı vakıflarla ilgili çıkarılan seçim yasası da bir dizi tuzaklarla dolu.
Son yıllarda çıkarılan imam atamalarıyla ilgili yasa da dünyada eşi benzeri olmayan bir vaka! Düşünün bir kez! Müslümanların devam ettiği bir camiye imamı beş kişilik ortodoks Hıristiyanlar heyeti atayacak!
Azınlık, anaokullarında Türkçe eğitim de isterken, devlet kalkıp "Türkçe tercüman" koyalım diyor! Bu hem eğitim kurallarına hem de insan haklarına aykırı bir durumdur.
Evros iline bağlı Büyük Derbent köyünde öğretmen krizi hala çözülemedi. Okulun Azınlık mensubu müdürü öğretmenlik kadrosuna alınırken, Hıristiyan öğretmen çocuk velilerinin istememesine ve okulu boykot etmelerine rağmen halan görevde tutulmaktadır!
Osmanlı'dan kalan tarihi eserlerimiz restore süsü verilerek zamanın tahribatına bırakılıyor, yok ediliyor, ya da kimlik değiştirmeye zorlanıyor; son olarak Ircan (Arisvi) köyünde 359 yıllık Osmanlı köprüsünün "Roma Köprüsü" olarak adlandırılması gibi.
Azınlık insanı yukarıdaki konularda defalarca kendi tekliflerini sunmuştur. Ancak devletin umursamazlığı ve vurdumduymazlığı had sahfaya ulaşmış durumda. Örneğin yöneticilerimiz çöpçülerle ilgili bir düzenleme yapacağı zaman karşılıkı diyalog yollarını arıyor. Oysa iş Azınlık sorunlarına gelince kesinlikle diyalog yolunu seçmiyor, bildiğini yapıyor! Son günlerde moda olan uygulama ise Türk Azınlığı "istediği gibi yönetmek" ve "kendine göre bir Azınlık" yaratmaktır! "Ben Azınlığı böyle istiyorum, böyle olacak!" uygulamaları son zamanlarda dikkat çekmektedir.
Bu yüzden Türk Azınlık son uygulamalardan memnun değildir, geleceği parlak görmemektedir. Vatandaşlık haklarında genişleme sağlayıp, Azınlık haklarını unutturmak kimseye fayda sağlamaz! Azınlığın Lozan ve uluslararası yasalardan kaynaklanan haklarının değişik biçimlerde yorumlanması, değişik çıkmaz yollara sokulması kimseye fayda sağlamayacağı gibi, ancak ve ancak yeni 29 Ocaklar'ın yaratılmasına zemin hazırlar!