Geçtiğimiz günlerde Edirne ve genelde Türkiye için UNESCO'da çok önemli gelişme yaşandı. UNESCO- BM Bilim Kültür Teşkilâtı, Edirne'deki Selimiye Camii'ni dünya kültür mirası listesine aldı. Böylece dünyada ilk defa bir Osmanlı eseri listede yer almış oldu ve Edirne bölgesi, Trakya, genelde de Türkiye yabancıların gözünde daha değerli duruma geldi.
Yunanistan'a bir göz attığımızda Türkiye'nin kara sınırlarına en yakın "Dünya Kültür Mirası" listesinde Aynaros-Halkidiki bölgesinin olduğunu görürüz. Buradaki "Agion Oros" bölgesi manastırlarıyla ünlüdür; 20 kadar manastırda 1.400 din adamı yaşamakta, kendine has özel bir yönetimi olan bir yerdir.
Ancak, Edirne'den başlayan ve Selânik'e kadar uzanan "Dünya Kültür Mirası" listesinin güzergâhı üzerinde iki aday bölge daha vardır; Dedeağaç - Evros bölgesindeki Sofulu- Dadia Milli Parkı ve Kavala yakınlarındaki Büyük İskender'in babasından adını alan Filippi tarihi kalıntıları. Bu iki bölge UNESCO'ya 2003 yılında başvurmuştur. Ancak incelemeler henüz tamamlanmadığından "Dünya Kültür Mirası" listesine dahil değildirler.
Bütün bunları neden yazıyoruz?
Türkiye, Yunanistan ve Bulgaristan'da bulunan Trakya bölgeleri turizm açısından bakir bölgelerdir. Kavala'daki Filippi ile Sofulu- Dadia'daki bölgeler bu listeye girdiğinde ve Gümülcine-Kırcaali yolu açıldığında bölgede bambaşka bir canlanma olacaktır. Yukarıda sıraladığımız bölgeler çok kısa sürede gezilecek yerlerdir. Örneğin Edirne Selimiye Camii'ni görmeye gelen bir turist çok kısa sürede Dimetoka'daki Çelebi Sultan Mehmet Camii'ni, Dadia, Gümülcine, İskeçe, Filippi ve Bulgaristan Trakyasını da rahatlıkla gezebilecektir.
Bütün bunların olabilmesi için Yunanistan ve Bulgaristan yöneticilerinin çok çaba sarfetmeleri gerekmektedir. İşadamları nezdinde bu çabaları görüyoruz. Daha dün Dedeağaç Ticaret Odası Başkanı Makris Edirne'ye giderek Ticaret Festivali için davetiyeler dağıttı. Çünkü, Makris çok iyi biliyor ki Evros bölgesine yaslanmış Edirne'de 450.000 gibi bir potansiyel nüfus var. Ancak bu insanlar serbestçe Yunanistan'a gelemiyorlar ve vize için günlerce sırada beklemek zorunda kalıyorlar.
Yukarıda yazdığımız turizm güzergâhının canlanması ve yaşaması isteniyorsa, bu bölgenin ortak tanıtımının acil olarak yapılması gerekmektedir ki dünyada birbirine bu kadar yakın "Dünya Kültür Mirası" listesinde yer alan eserin de olmadığını unutmamak gerekir. Yunanistan ve Bulgaristan'ın Türklere vizeyi kaldırmalı ya da en azından Edirne'de yaşayan insanlardan 48 saatliğine vize istenmemelidir.
Ülkemiz yöneticileri doğmakta olan yeni fırsatları görmeli ve ona göre politikalarına yön vermelidirler. "Yeşil" politikalarla kalkınmayı hedefleyen Papandreou Hükümeti için bu tarihi bir şanstır. Hiç bilinmez, belki de ülkenin ekonomik krizden çıkışına yardımcı da olabilir. Bu şans mutlaka değerlendirilmelidir.