Rodoplar. Trakya insanının belleğine yerleşmiş en tatlı veya zamanına göre en acı kelime. Trakya'yı kuzey ve Güney diye ayıran doğal engel. Yunanistan ve Bulgaristan'da aynı milleti yıllarca ayıran ve yabancılaşmasına sebep olan sıra dağlar.
Rodoplar'ın güneyinde yıllarca demokrasi hüküm sürdü. Üstelik Yunanistan'a ait olan bu bölgede "Demokrasinin beşiği" teraneleri insanlarımıza anlatıldı. Oysa demokrasi kelimesi hep tek taraf için uygulandı. İnsanlarımıza sanki "benim istediğim gibi yaşayacaksınız" mesajı verilmeye çalışıldı. Batı Trakya Türklerinin Lozan Antlaşması'ndan kaynaklanan hakları görmezlikten gelindi. Ne acıdır bugün de değişen bir şey yok! Bugün Bulgaristan'a ait Kuzeyde ise komünizm idaresi insanları inletti. Akla hayale gelmedik baskılar yapıldı. Dini bakımdan eşitlik dendi, ancak Hıristiyanlık ön plana çıkarıldı ve hep desteklendi. Derken Kuzey taraf demokrasiye geçti. İnsanlar rahat bir nefes aldı. Ancak bazı sorunlar hala devam ediyor.
Aradan yıllar geçtikten sonra, Kuzey ve Güney Rodoplar'da yaşayan insanların sorunlarının nerdeyse aynı olduğu görüldü. Uzun yıllar her iki tarafta da "Yasak Bölge" uygulaması vardı. Yasak bölgenin kesiştiği yer ise Rodoplar'ın zirvesiydi. Karlık Dağı belki de her iki taraf insanına gizemli başını gösteriyordu, ama bu sorunların çözüme çare olamıyordu. Kuzeyde bugün bile Türkler kendilerine ait vakıf mallarının iadesi için davalarla uğraşıyorlar. Güney de ise insanlarımız kendilerine ait vakıf malları hala atanmış insanlarla yönetiliyor! Anadil her iki tarafta da sorun olmaya devam ediyor. Kuzey'de (Bulgaristan) yine bu bölgede anadil okullarda zorunlu seçmeli olarak okutuluyor ve hala müfredata girmiş değil! Güney'de (Batı Trakya) ise müfredatta Türkçe eğitimi olmasına rağmen, eğitimin kalitesi ve azalan Türkçe dersler insanlarımızı yakmaya devam ediyor.
Rodoplar'ın bir başka adı da acıdır. Acılar hem Yunanistan hem de Bulgaristan tarafında yaşanmış. Yüzlerce hatta bazı kaynaklara göre binlerce insanımız Balkan Savaşları esnasında v.d. zamanlarda hayatını kaybetmiş. Örneğin Durhasanlar- Neda köyünde insanlarımız bir eve doldurularak diri diri yakılmış. Yine daha çok yakın zamanda, Bulgaristan'daki Jivkov'un sözümona "Soya Dönüş Projesi" kapsamında bir çok insanın zorla isimleri değiştirilmiş ve ibadet yerleri tahrip edilmiş. Rodoplar aynı zamanda direnişin de adıdır. 1972 yılında Barutin'de bir çok insan isimleri adına şehit düşmüş ve ilk başkaldırı burada olmuştur. Kısacası isimleri uğruna nice şehitler vermiş Rodop insanı. Sonuç olarak Rodoplar'ın acılı insanı yine göç yollarına düşmüş. Ama bu göç hiçbir zaman Avrupa'ya değil de yine Anavatan Türkiye'ye doğru olmuştur.
Rodoplar acılarının yanında, aynı zamanda şifa kaynağı sularıyla da meşhurdu. Bursa'da Sultan Murad için kaplıca yapılır. Sultan Murad şehre çeşme getirme sözü verir. Çeşmede Gümülcine sularının akıtılmasını emreder*. Gümülcine'nin sularının kaynağı ise Rodoplar Dağlarıydı.
Ünlü Türk Seyyahı Evliya Çelebi de 1680 yılında Gümülcine'den geçtiği esnada, "Filozof Filgos'un temiz ve güzel bir kızı var idi. Adına Rumçine derlerdi. Cüzzam hastalığına tutulup, babası bu kızı bu şehre bırakır. Şehrin su ve havasının güzelliğinden kız hastalıktan kurtulur ve bu şehri ilk defa imar eden Rumçine'dir** " kaydını düşmüştür. Burada bahsedilen temiz hava ve su hiç şüphesiz ki yine Rodop Dağları'ndan geliyordu.
Sonunda Rodopların zirvesi yarılır ve Makas Sınır Kapısı yıllar süren gecikmeden sonra 9-9-2013 günü düzenlenen törenle açılır. İnanılacak bir olay değildir. Daha düne kadar birbirlerinin topraklarında gözü olan halklar bir araya geliyor ve düşmanlıklara adeta son veriliyordu. Eskiden 350 km. olan Gümülcine-Kırcaali arasındaki mesafe 60km'ye düşüyordu. Ve, böylece iki tarafta yıllarca mahsur kalan akrabalar ve dostların hasreti sına eriyordu.
Temennimiz, Rodoplar'ın Kuzey ve Güney'inde yaşayan insanlarımızın bir daha acılar yaşamaması; dostluk ve barış ortamının getirilerinden en üst düzeyde faydalanmaları yönündedir.