Milliyet gazetesinin 7 Ocak 2007 tarihli internet sitesinde şöyle bir yazı yayınlandı:
"Gaziantep Üniversitesi (GAZÜ) Tıbbi Biyoloji Bölümü Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ahmet Arslan, "Belçika halkı, binlerce yıl önce buraya yerleşen Oğuzlardır" dedi.
Prof. Dr. Ahmet Arslan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Orta Asya'da kurulan Selçukluların ilk başkentinin Genk olduğunu ifade ederek, şu anda Belçika'da da aynı adı taşıyan "Genk" kentinin bulunduğunu bildirdi.
Belçika'nın Genk Belediyesinin flamasında çift başlı kartal olduğuna dikkati çeken Prof. Dr. Arslan, şu iddiada bulundu:
"Bu çift baştan biri İç-Oğuzları diğeri Dış-Oğuzları temsil eder. Yani bugünkü Belçika'daki bu şehirlerin halkı binlerce yıl önce Belçika'ya yerleşmiş olan Oğuzlardır." Belçika'da Genk'in yanı sıra "Gent" adında da bir şehir bulunduğunu belirten Prof. Dr. Arslan, "Bu şehirlerde siyah saçlı, beyaz tenli çok insan bulunuyor. Bu insanların fiziksel özelliği de tipik Oğuzların fiziksel özellikleriyle aynıdır" diye konuştu."
Yukarıdaki görüşlerin ne kadar gerçekçi olduğunu daha ayrıntılı araştırmalar gösterecektir. Ancak bu yazı, Rodop Rüzgarı dergisinin bir araştırmasına o kadar denk düştü ki bunu sizlerle paylaşmadan edemeyeceğim. Yıllardır, "acaba Batı Trakya'da olan Türkçe köy isimleri Türkiye'de var mı" diye hep merak etmişimdir. Bu konuda yaptığımız araştırmada Türkiye'de 40.000'ne yakın köy ismini illere göre taradık. Bunların içinde Türkiye'de Batı Trakya'da yer alan ve hala insanların yaşadıkları 120 köy tespit ettik. Kütahya 22 köy adıyla ilk sırayı alırken; Bursa ve Balıkesir 20 isimle ikinci ve Konya 17 köy adıyla üçüncü sırada yer almıştır. Iğdır ilinde ise Batı Trakya'dan köy adına rastlanmamıştır. Yapılan araştırmada köy isimlerinin çoğunun Rodop ilinde yer aldığı sonucu da çıkmıştır. Örneğin Kurcalı Köyü Sinop'ta, Yassıören Adana'da, Hasanlar Aydın'da, Şapçı Balıkesir'de ve Okçular da Bolu'da yer almaktadır. Köy isimlerinin bir kısmı tesadüf olabilir; Yeniköy, Dereköy v.b. Ancak aynı köy kümesinin burada da aynı bölgede yer alması, bize göre bir tesadüf değildir. Örneğin Balıkesir ilinde Hasanlar, Sağırlar, Sofular ve Gürece köyleri yer almaktadır. Aynı köyler Evros-Meriç ilinde bulunmakta ve hepsi de birbirine komşu köylerdir. Büyük bir ihtimalle o bölgeden gelen Türkler, Batı Trakya'ya göç ettiklerinde, yeni yerleşim yerlerine de aynı isimlerini vermişlerdir. Bu konuda daha derin araştırma ise bilimadamlarına düşmektedir. Konuyla ilgili ayrıntılı köy isimleri listesi Rodop Rüzgarı dergisinin Ocak sayısında yayınlanmıştır.
Belçika'lıların ne kadar Türk olduklarını bilemeyiz, ama Batı Trakya'da Anadolu içlerinden buralara göç etmiş bir Türk varlığından hiç kimsenin şüphe duymaması gerekir.
Bu haftalık yazımı sevgili dostum Mehmet Serbest'in görüşleri ile kapatmak istiyorum:
"Sadece anadili Avarca eser yazan Dağıstan şairi Resul Hamzat, Fransa'yı ziyareti sırasında vaktiyle Dağıstan'dan kaçmış bir ressamla tanışır. Ressam şaire doğduğu yeri söylemiş. Şair memleketine dönünce, ressamın annesini bulmuş. Ressamın annesine uzun uzun oğlunu anlatmış. Sonunda annesi şaire, "Oğlumla, benim ona öğrettiğim dille mi konuştunuz?" diye sormuş. Şairin cevabı "Hayır, oğlun senin öğrettiğin dili unutmuş. Onunla tercüman aracılığıyla konuştuk..." olunca, ana o an hemen başına siyah örtüsünü çekmiş ve "Benim oğlum ölmüş..." cevabını verip, ağlamaya başlamış."
Biz Batı Trakya Türklerinde şimdilik böyle bir tehlike gözükmüyor. Ancak, bizlerin de ileride bu tür zor durumlara düşmeyeceğimize kimse garanti veremez. Bu sebepten ötürü, eğer bizim analarımızın da başlarına siyah örtü çekmelerini istemiyorsak çocuklarımıza anadilimiz Türkçe'yi mutlaka ama mutlaka çok iyi öğretmeliyiz.