Yaşadığımız mutluluklardan çevremizin büyük etkisi olduğu aşikardır. Gerek iş hayatımızda, gerekse toplumsal yaşantımızda yakınlarımız ve komşularımızla ilişki içindeyizdir. İnsanın nasıl biri olduğu komşularıyla olan ilişkisinden anlaşılır.
Komşularımız ve çevremizle iyi geçinmek, hayatımızda huzur sağlar. En kötü zamanlarımızda komşularımızın desteği, yardımı bizi rahatlatır. Komşularımızla iyi geçinmeli ve onlarla bağlarımızı güçlendirmeliyiz, çünkü onlar en yakınımızdadır ve yardımımıza daha çabuk koşabilirler.
Bu durum ülkeler asındaki ilişkilerde de böyledir. İki ülke arasında karşılıklı iyi ilişkiler varsa, bu durum her iki ülkeye de artı getirir. Hele ki, komşu ülkelerin ilişkileri daha da güçlü olması gerekiyor. Darda kalan komşu, en iyi ve en çabuk desteği güçlü olan komşusundan görür.
Ülkemiz Bulgaristan'ın komşularına bakarsak, bize yardım elini uzatacak, en GÜÇLÜ olan tartışmasız komşumuz Türkiye'dir.
İşte Avrupa Birliği Üyesi olmayan Türkiye Cumhuriyetinin gücünü kanıtlayan bazı veriler:
Cumhuriyet'in 91. yılında rakamlarla Türkiye. 91 yılda ne değişti?
Nüfus (milyon) 1923- 12.584 / 2014 - 76.903, artış (kat) 6;
GSYH (milyar $) 1923- 0,56 / 2014 - 810,0, artış (kat) 1433;
GSYH (milyon TL) 1923- 2.174 / 2014 - 126.518, artış (kat) 58;
Yıllık ortala büyüme (%) artış (kat) 4.53;
Kişi başına gelir ($) 1923- 45 / 2014- 10.537, artış (kat) 23;
İhracat (milyon $) 1923- 51 / 2014 - 161.500, artış (kat) 316;
İthalat (milyon $) 1923- 87 / 2014 - 244.000, artış (kat) 281;
Türkiye Cumhuriyeti'nin 91 yılda nüfusu 6 kat, ulusal geliri dolar bazında 1.433 kat, kişi başına geliri 23 kat arttı.
Tam 8 yıl önce (2007y.) Bulgaristan Avrupa Birliği üyesi oldu. Peki, ne değişti? Hiçbir şey! Sadece kayıtlar üzerinde Avrupalıyız. Maalesef, ülkemizin durumu gün geçtikçe daha da kötü bir hal alıyor. Bulgaristan'ın bu kadar güçlü bir dost komşu ülkesi var iken, Avrupa Birliği üyeleri arasında en yoksul ülke olarak hala yerini koruyor.
Türkiye ile ekonomi işbirliğini güçlendirmesi için hiçbir adım atmıyor.
Bazı siyasi güçler komşusu Türkiye'nin Avrupa Birliği üyesi olmasına bile karşı çıkıyor. Hatta bazı şehirlerde "Türkiye'nin Avrupa Birliği Üyesi olmasına karşıyız" diye imza kampanyaları düzenlendi, binlerce imza toplandı. Türkiye gibi güçlü bir ülkenin Avrupa Birliğine üye olması, başta Bulgaristan olmak üzere tüm Avrupa'nın güçlenmesine katkı sağlayacaktır.
Bulgaristan'ın ekonomisi gittikçe kötüleşiyor, yaşam şartları zorlaşıyor, işsizlik had safhada, üniversite mezunları inşaatlarda çalışmak zorunda, gençlik ise ülkeyi terk ediyor.
Ülkemiz gittikçe çamura saplanmış bir hal alırken, ırkçı grupların Türk ve Müslümanlara saldırıları hız kesmiyor. Daha birkaç gün öncesi Blagoevgrad Bölge Müftülüğünün girişine kimliği belirsiz kişilerce ''Türklere ölüm'' yazıldı. Irkçı grupların Müslümanlara ait ibadet yerlerini hedef alan saldırıları sistematik hale geldi, son 25 yılda 250'den fazla saldırı düzenlendi.
Bugünlerde de hükümet tarafından önerilen 16 milyar leva tutarında dış borç alınması teklifi mecliste büyük tartışmalara neden oldu. Sol görüşlü partilere göre bu borç Bulgaristan'ı Yunanistan'ın durumuna getirecek ve büyük miktardaki borç ordunun silahlandırılması için alınacak. Başbakan Borisov ise 16 milyar leva tutarındaki dış borç alınmazsa istifasını sunacağını belirtti, "Battı balık yan gider" misali. Nede olsa, o borcu yine boynu bükük halk ödeyecek. Tüm tartışmaların ardından Bulgaristan Parlamentosu, ülkenin 16 milyar leva borçlanmasına onay verdi.
Avrupa Birliği üyesi olan komşumuz Romanya'ya bir göz atalım. Türkiye, Romanya'ya 6 milyar Dolar yatırım yapmış, yani Bulgaristan'dan üç kat daha fazla.
Bulgaristan'a çok sayıda Türk yatırımcılar geldi ancak geldikleri gibi geri döndü ve bu şirketler artık Romanya'da.
2004 - 2013 yılları arası Türkiye'nin yurtdışına yaptığı toplam resmi kalkınma yardımı 10 milyar 788 milyon dolar. 11 yılda ihtiyaç sahibi bölgelere yaptığı resmi kalkınma yardımları miktarını 2004-2013 yıllarını kapsayan 11 yıllık süreçte 38 kat artırdı.
Ne demiş atalarımız "Komşu komşunun külüne muhtaçtır". Bu kadar güçlü bir komşumuzdan yardım elini uzatmasını isteyebileceğimiz halde, hiçbir adım atmayarak, bize uzatılan eli bile ters geri iterek, saplandığımız çamurdan kolay kolay çıkamayacağız demektir.